İstanbul’da, kahvehane gibi mekânların ortaya çıkışından önce haberdar olan ve erişebilen seçkin bir kitle kendi özel mülklerinde kahve denen iştah kesen bu içeceği tüketmeye başlamışlardı. Bahsedilenin bugün bildiğimiz anlamıyla kahve olduğunu döneme dair tarih belgelerinin tasvirlerinden çıkarabiliyoruz. Bu madde, gemiler aracılığıyla çuvallar içinde İstanbul’a getiriliyordu, güğümlerde pişiyordu ve Yemen işiydi. (Kâtip Çelebi, 1656; Muradi, 1546).
Kâtip Çelebi, 1543’te Tophane’ye yanaşan kahve çuvalları yüklü bir gemiden bahsetse de kahvenin bu tarihten önce İstanbul’a girdiği düşünülmektedir. Harvard Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Cemal Kafadar, kahve ve kahvehaneler ile birlikte gece saatlerinin sosyalleşme ve çalışma için kullanılışı, yeni eğlence ve performans sanatlarının çıkışı ve şehirleşmeyi ele aldığı makalesinde İstanbul’da kahvenin varlığından bahseden en erken yazılı kaynaklardan birisinin Barbaros Hayreddin Paşa’ya ait bir bağış belgesi olduğunu söyler (247). Barbaros Hayreddin Paşa’nın 1539’da tescil ettiği aile vakfına bağlı mülklerinden biri olan evinde bir de kahve odası bulunmaktadır (adge. 247).
Cemal Kafadar’a göre, denizaşırı seferleri ve Arap-Akdeniz bölgelerine aşinalığı göz önünde bulundurulduğunda, Barbaros Hayreddin Paşa’nın İstanbul’da yani imparatorluğun payitahtında kahve tüketiminin öncüsü olması, eğer gerçekten de öyleyse, şaşırtıcı bir durum değildir (adge.248). Ayrıca, Barbaros Hayrettin Paşa’nın biyografisini yazan Muradi müstearlı şair Seyyid Murad, Gazavât ı Hayreddin Paşa isimli eserinde kahvenin hangi durumlarda Barbaros Hayreddin Paşa ve mürettebatı tarafından içildiğinden bahseder.
Gazavâtnameyi yazan Seyyid Murad’ın donanmada ne çeşit görevler üstlendiği bilinmese de, Hayrettin Paşa’nın seferlerinde bulunduğu ve olan biteni kaleme aldığı anlaşılmaktadır. Muradi’nin 1541 yılında Barbaros Hayrettin Paşa’nın hayat hikayesini yazıp vezirlere birer nüsha verdiği düşünülmektedir. 1546 yılında da Hayreddin Paşa’nın hâtıralarının ikinci bölümünü kaleme almıştır (Gallotta, 140).
İtalyan bir Türkolog olan Aldo Gallatto’ya göre, bu eser sözlü edebiyat özelliklerini taşımakla birlikte, tarih yazıcılığı üslubuna da sahiptir. Eserde, Barbaros Hayrettin Paşa’nın hayatı ve seferlerinin hikâye tarzında anlatılması, ününün halk arasında daha kolay yayılmasını ve hatta kimi kahvehanelerde halk şairleri tarafından okunmasını sağlamıştır (Babinger, 1982; akt. Gallotta, 128).
Barbaros Hayrettin Paşa’nın hayatının anlatıldığı bu gazavâtnamenin ikinci cildinde geçen ziyafetlerde, kutlamalarda ve divan toplantılarında kahvenin nasıl içildiği tasvir edilmiştir. Örneğin, Hayrettin Paşa, Aydın Reis’i Cezayir donanması kaptanlığına terfi ettirdiğinde, dualar edilmiş; taamlar yenmiş; şerbetler ve kahveler içilmiştir (48). Aydın Kaptan, Barbaros Hayrettin Paşa tarafından gönderildiği İstanbul ziyaretinden Cezayir’e dönüşünde, beraberinde kahve, ipek, pirinç, çuha, ayna ve silahların bulunduğu ganimetlerle dönmüştür (53). Aydın Kaptan’ın dönüşünde Büyük Divan toplantısını takiben üç gün boyunca “gazilere ve ahaliye, büyük küçük herkese” sofralar ve ziyafetler hazırlanmıştır (55). “Havuzlar içinde şekerli şerbetler ezilmiş”, “kahveler güğümlerle pişirilmiş” (55) ve daha başka çeşitli hayır işleri de yapılmıştır.
Kitapta geçen başka divan toplantılarında da (101) kahve bulunmaktadır. Bir toplantıda “şeker şerbetleri”nin ve “Yemen işi can verici kahveler”in içildiği, “keyiflerin tamam olduğu” ve ancak böylece herkesin toplantıdan ayrıldığı yazılmıştır (75). Kitapta, Gazi Kara Hasan Paşa’nın Cezayir Beylerbeyi oluşu için verdiği kutlamalar ise şu şekilde tasvir edilir: “İnsandan gayri kuşa karıncaya varıncaya kadar herkes doydu. Şeker şerbetleri ve mis gibi kahveler nehir gibi akardı, içine minnet idi” (226).
Böylece, Barbaros Hayrettin Paşa’nın anlattıklarına dayanarak kaleme alınan bu eser, kahvenin Hayrettin Paşa ve çevresindekilerin hayatında ne denli kıymetli olduğunu bizlere resmeder.
Büşra Eser – Kadir Has Üniversitesi İletişim Bilimleri programında doktora öğrencisi. Yeme içme sosyolojisi üzerine çalışıyor. İstanbul’daki nitelikli kahve evlerinin oluşturduğu topluluklara odaklanan bir yüksek lisans tezi yazdı.
Kaynakça
Gallotta, Aldo. “Seyyid Murad’ın Gazavât-ı Hayreddin Paşa Adlı Eseri.” Çev: Mahmut H. Şakiroğlu. Erdem. 4 (10), 1998, 127- 164.
Kâtip Çelebi. Mîzânü’l-Hakk fî İhtiyâri’l-Ehakk. Çev.: Orhan Şaik Gökyay, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2007.
Kafadar, Cemal. “How Dark is the History of the Night, How Black the Story of Coffee, How Bitter the Tale of Love: The Changing Measure of Leisure and Pleasure in Early Modern Istanbul.” Medieval and Early Modern Performance in the Eastern Mediterranean, 2014, 243-269.
Seyyid Murâdî. Gazavât-ı Hayreddin Paşa [Barbaros Hayreddin Paşanın Hatıraları II]. Çev. Ertuğrul Düzdağ, 1977, Tercüman Gazetesi 1001 Temel Eser, Kervan Kitapçılık, 1546.
Pratik filtre kahvemizi deneyin!
Yeni kavrulmuş & öğütülmüş nitelikli çekirdeklerle hazırladığımız demlenmeye hazır pratik filtre kahvemizi sipariş verin, hazırlık ve temizlikle uğraşmadan taptaze filtre kahve için☕️